Ukrayna ve Rusya’da devam eden saha çatışmalarında kullanılan insansız hava araçları kullanıldığı ilk günden itibaren savaşın seyrini değiştirmeye devam ediyor. İnsansız Hava Araçlarının çok fazla hayatımızda olmasına rağmen tüm dünyada insanlar dronların yıkıcı ve caydırıcı bir güç olabileceğine inanmıyordu. Çatışmalarda kullanılan drone modelleri adeta bir deneme sahası gibi dronların evrimine şahit olmamızı sağlıyor. Rusya Ukrayna savaşı ile hayatımıza giren FPV kamikaze drone kavramı gelecekte çok daha fazla karşımıza çıkacağa benziyor.
Aslında Drone modellerinin uzaktan insansız kullanılma fikri yakın geçmişte ortaya atıldı. Bu fikir Rusya Ukrayna savaşında deneme yanılma yöntemiyle hayata geçirilmeye başladı ve sürekli olarak kullanılmaya başlayacak gibi duruyor. Yapay Zeka Destekli İnsansız Hava Araçları otonom hedef imhasında ve kolay angajman yeteneği ile savaşta kullanılması tüm dünyada hem taktiksel hemde etik endişeleri artırmasına rağmen durmaksızın gelişmeye ve geliştirilmeye devam ediyor.
Yapay Zeka Destekli İHA’ların yükselişi
Yıllardır belirli bir kesim dronesever tarafından hobi olarak kendi imkanlarıyla üretilen FPV drone modelleri sadece yarış ve fotoğraf çekiminde kullanılıyordu. Önce Mühimmat ve daha sonra yapay zeka AI sitemleri ile yeniden donatılan FPV dronlar savaş alanında dikkate değer derecede etkili olduğunu kanıtladılar. Yapay Zeka Destekli İnsansız Hava Araçları yaptıkları ile harekat anında ana unsur olacaklarının göstergesi gibi duruyor.
- Kaçan askerleri ve asker timleri takip edebilme
- Ana muharebe tanklarını yok etme
- Helikopterleri düşürme
- Petrol rafinerilerini ateşe verebilme
Tüm bu eylemlerin, esasında bir video oyunu kumandası kullanan bir oyuncak amaçlı üretilen drone ve uzak bir operatör ile yapılması teknolojinin ve inovasyonun önemini ortaya koyuyor. Yapay zeka ile uygun fiyatlı drone teknolojisinin birleşimi, geleneksel askeri doktrinlere meydan okuyor. Washington Examiner raporuna göre, savunma kökenli firmaların yapay zeka ve FPV drone alanında karşılaştıkları zorluklar dikkat çekiyor. Verilere göre, bu firmaların %67’si projelerinde başarısız oluyor. Bu durum, özellikle askeri ve savunma sanayisinden gelen firmaların sivil drone pazarına uyum sağlamada zorluk yaşadığını gösteriyor. Buna karşılık, amatör hobi drone modeli üreten firmaların ise %90 oranında başarılı oldukları tespit edildi. Bu başarı, hobi firmalarının daha esnek ve yenilikçi yaklaşımlar geliştirebildiklerini, pazarın ihtiyaçlarını daha iyi karşılayabildiklerini gösteriyor. Bu da onların sektördeki başarısını artırıyor.
Yapay Zeka: Drone Savaşlarında Oyunu Değiştiren Güç
Geleneksel insansız hava araçları (İHA) savaşları uzun süredir askeri stratejilerin bir parçası olsa da, yapay zekanın (AI) entegrasyonu bu alanda köklü bir değişim yaratıyor. Yapay zeka, dronların insan benzeri düşünme ve hareket etme yeteneğini geliştirerek, onları daha ölümcül ve etkili birer savaş aracı haline getiriyor.
PDW İHA Teknolojisi şirketinin CEO’su Ryan Gury, bu teknolojinin önemini şu sözlerle vurguluyor: “Hem Rus hem de Ukrayna tarafında, İHA’ların bir hedefe kilitlenerek o hedefe doğru kendi başına süzülebildiği terminal güdüm teknolojisinin uygulandığını görüyoruz.” Bu gelişme, İHA’ların otonom hareket etme kabiliyetlerini artırarak, savaş alanında büyük bir avantaj sağlıyor. Düşman hedeflerine hızlı ve hassas bir şekilde ulaşabilen bu sistemler, karşı koymayı zorlaştırarak modern savaşın dinamiklerini yeniden şekillendiriyor.
Yapay zeka ile donatılmış İHA’lar, sadece savaş alanındaki taktikleri değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda askeri operasyonların geleceğini de yeniden tanımlıyor. Bu gelişme, gelecekteki savaşlarda insan müdahalesinin daha az olacağı ve makinelerin daha büyük bir rol oynayacağı bir dönemin habercisi olabilir. Bu yeni dönemde, yapay zeka destekli dronlar, askeri stratejilerde merkezi bir rol oynayacak gibi görünüyor.
Küresel Silahlanma Yarışı Kızışıyor
Küresel silahlanma yarışı, hızla gelişen teknolojiyle birlikte yeni bir boyut kazanıyor. ABD, Replicator programı aracılığıyla binlerce küçük, tek kullanımlık drone’u gelecek yıla kadar konuşlandırmayı hedefleyerek bu yarışta yerini almayı amaçlıyor. Ancak, Rusya ve Çin gibi rakiplerinin bu alanda bir adım önde olduğu görülüyor.
Replicator programı, otonom drone teknolojilerini hızla geliştirmeyi ve sahaya sürmeyi amaçlayan iddialı bir girişim. ABD, bu programla, savaş alanında stratejik üstünlüğünü korumayı ve gelişen tehditlere karşı hazırlıklı olmayı hedefliyor. Ancak, General Mark Milley ve eski Google CEO’su Eric Schmidt’in uyarıları dikkat çekici: “ABD ordusu, birinci sınıf eğitiminin ve üstün konvansiyonel silahlarının etkisiz kalacağı bir savaşa girme riskiyle karşı karşıya.”
Bu uyarı, gelecekteki savaşlarda teknolojinin belirleyici rolünü vurguluyor. Rusya ve Çin, otonom sistemler ve yapay zeka destekli silahlar konusunda hızla ilerliyor. ABD’nin Replicator programı bu yarışta geri kalmamak için atılan bir adım olsa da, bu alandaki rekabetin ne kadar kızıştığını gösteriyor.
Geleneksel askeri üstünlüklerin ötesinde, yapay zeka ve otonom sistemler, modern savaşın yeni dinamiklerini şekillendiriyor. ABD’nin bu alandaki stratejisi, yalnızca teknolojik gelişmelerle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda bu sistemleri etkin bir şekilde entegre ederek savaş alanındaki üstünlüğünü sürdürmeye odaklanmalıdır. Aksi takdirde, gelecekteki savaşlar, geleneksel yöntemlerin yerini tamamen teknolojiye bıraktığı bir dönemi başlatabilir.
Küresel Silahlanma Yarışında Türkiye’nin Konumu
Türkiye, insansız hava araçları (İHA) alanında son yıllarda kaydettiği ilerlemelerle uluslararası arenada adından sıkça söz ettiriyor. Baykar gibi büyük savunma sanayi firmalarının ürettiği dikey kalkış ve iniş yapabilen (VTOL) İHA’lar, dünya genelinde büyük ilgi görüyor ve Türkiye’yi bu alanda önemli bir oyuncu konumuna taşıyor. Ancak, Türkiye’nin savunma sanayisindeki bu başarısına rağmen, küçük ölçekli FPV (First-Person View) drone üretiminin eksikliği, önemli bir dezavantaj olarak öne çıkıyor.
Baykar gibi firmalar, geniş çaplı ve askeri operasyonlarda kullanılan İHA’lar konusunda büyük başarılar elde ederken, FPV drone pazarında benzer bir başarı gösterememiştir. Küçük FPV dronlar, hızlı manevra kabiliyetleri, düşük maliyetleri ve geniş kullanım alanlarıyla dikkat çekerken, Türkiye’de bu alanda yerli üretim eksikliği, ülkenin drone teknolojileri pazarındaki potansiyelini tam olarak kullanamamasına yol açıyor.
FPV dronlar, sadece hobi amaçlı değil, aynı zamanda keşif, gözetim ve hatta askeri operasyonlarda da etkili bir şekilde kullanılabiliyor. Bu küçük ölçekli dronların üretimi, ülkenin savunma sanayisi için stratejik bir önem taşıyor. Türkiye, bu alanda yerli üretimi artırarak, hem iç pazarda hem de uluslararası arenada rekabet gücünü artırabilir. Ayrıca, FPV droneların yaygın kullanımı, Türkiye’nin askeri ve sivil operasyonlarda esneklik ve hız kazanmasına katkı sağlayabilir.
Bu eksiklik, Türkiye’nin drone teknolojileri alanındaki genel başarılarına gölge düşürmese de, ülkenin bu alandaki potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi için önemli bir gelişim alanı olarak görülmektedir. Küçük FPV drone üretimi, Türkiye’nin savunma sanayisindeki küresel liderlik hedefleri doğrultusunda geliştirilmesi gereken bir alan olarak dikkat çekiyor. Bu alanda yapılacak yatırımlar, Türkiye’nin drone teknolojileri pazarındaki konumunu daha da güçlendirebilir ve uluslararası rekabette avantaj sağlayabilir.